Bedenimiz çalışan kaslarımız ile ısı üretir. Bu ısı enerjisi bedenimizdeki nice kimyasal işlevlerin sonucu ortaya çıkar. Bedenimizde sinir sistemimiz üretilen elektrik enerjisi ile işlev görmektedir. Isı  ve elektrik akımı birer enerji türü ise ve bu ısı veya elektrik enerjisi mekanik bir düzey tarafından değil de yaşayan, biyolojik bir varlık tarafından üretildiği için bunlara biyoenerji denilir.

Tabiatın en temel enerjisi manyetik enerjidir, bu canlı ve cansız her şeyde var olan bir enerji türüdür. Bu gücün kaynağı atomların içinde süzülen elektronlardır. Her varlık atomlardan oluşması nedeniyle kendine özgü manyetik alana sahiptir. Canlı organizmalar da kendi içlerinde hayatlarını idame ettirebilmeleri için elektromanyetik, ısı, kimyasal ve elektrik enerjisini kullanırlar. İnsanları enerji piramidinin en üst mertebesine taşıyan farklı bir enerjinin varlığı değil, insanoğlundaki bilinçtir. Hayvanın ürettiği enerji ile insanınki aynıdır, insanı farklı kılan insanın bu enerji akımlarını kontrol edebilmesi ve bunları istediği gibi yönlendirebilme kabiliyetine sahip olmasıdır.

NASA araştırmalarına göre uyuyan bir insan kullanıma hazır 81 watt, ayakta duran birisi 128 watt, yürüyen birisi 163 watt, hızlı yürüyen birisi 407 watt, uzun mesafe koşucusu 1048 watt ve kısa mesafe koşucusu 1630 watt’lık bir güç üretir. İnsanoğlu kendinde var olan bu gücü bir noktaya odaklayabilmiş olsa bununla rahatlıkla 100 watt’lık bir ampulü eli ile aydınlatabilir. İnsanoğlu bu elektrik üretiminin yanında birde ısı üretir; insan günlük diyeti ile aldığı 2400 kalori ile saat başına 100 kalori ısı üretir. Vücudumuzda üretilen enerjiye örnek olarak; ısı enerjisi sayesinde enfeksiyonların varlığı tespit edilir, bu ısı biyoenerji seansı sırasında kullanarak hastalara fayda sağlanır.

Örneğin; MR görüntüleri bedenlerimizdeki manyetik akımlar; kalp ve sinir ileti ölçümleri bedenlerimizdeki elektrik akımları sayesinde elde edilir ve aynı elektrik ve ısı enerjisi, makineler tarafından üretilerek fizik tedavi sırasında hastalara uygulanır. Yapay veya doğal bu enerjilerin doğru biçimle, doğru şekilde kullanılması hastalarımıza fayda  sağlamaktadır ve bunların uygulayıcıları tedavide ehil kişiler yani doktorlar ve sağlık çalışanları olmalı veya onların gözetimi altında yapılmalıdır. Biyoenerji yapılacak hastalarda bilimsel mantık ile hareket edilmelidir. Hasta önce bir doktor tarafından muayene edilmeli. Eğer gerekirse tetkikleri yapılmalı ve hastalığın tanısı koyulmalıdır. Biyoenerji seansı sırasında vücudun yaydığı enerji dalgaları ile sorunlu bölge tanınsa da modern tıbbın bize sağladığı imkânlar sonuna kadar kullanılmalı ve hastalığın tanısı konulmadan ve gerekli medikal tedavi planlanmadan biyoenerji seansı uygulanmamalıdır.

Günümüzde ABD, Çin, Japonya, Rusya Federasyonu, Batı Avrupa Devletleri ve bilhassa İngiltere’de biyoenerji tıbbı büyük ölçüde hizmete girmiştir ve tıp fakültelerinde ve enstitülerde eğitimi verilmektedir.

Batı Avrupa devletlerinde 17000, İngiltere’de 8000 biyoenerjist hastanelerde görev yapmakta ve özellikle büyük ameliyatlardan önce ve ameliyatlar sırasında biyoenerjiden faydalanıldığı bu sayının ABD’de 30000 olduğu belirtilmektedir. Türkiye’de 02.11.2011 tarihli 28103 sayılı resmi gazetede yayınlanan kanun hükmünde kararnamede “TAMAMLAYICI ALTERNATİF TIP UYGULAMALARI” KHK/663/8. Madde Ğ fıkrası ile SAĞLIK BAKANLIĞI tarafından kabul edilmiş ve sağlık hizmetlerine dâhil edilmiştir.

📌 NOT: Yukarıdaki yazı Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi sayfasından alınmıştır. Vücudumuzdaki bu enerjiyi bizim ürettiğimiz söylense de vücudumuzu ve bütün kainatı yaratan Rabbimizdir. Nasıl ki bilgisayarı programlayan arka planda bir programcı olduğu halde biz her şeyi bilgisayar yaptı sanıyorsak burada bilgisayarı programlayan kişinin marifetidir. Bilgisayar ise sadece cansız bir alettir. İnsan vücudu de böyledir. Bizi böylesine muhteşem şekilde yaratan Rabbimize şükürler olsun. Bu enerjinin bizden değil Rabbimizden geldiğini bilelim. Şirke dikkat edelim

Leave A Comment

All fields marked with an asterisk (*) are required

×